8 Kasım Dünya Şehircilik Günü
Dünya Şehircilik Günü, şehircilik alanında farkındalık yaratmayı, toplumun şehir yaşamına olan ilgisini ve katılımını artırmayı hedefleyen özel bir gündür. İlk kez 1949 yılında Profesör Carlos Maria della Paolera tarafından ortaya atılan bu kavram, şehirleşmenin sadece mimarlar tarafından değil, çeşitli disiplinlerin işbirliğiyle ele alınması gerektiğini vurgular. Her yıl 8 Kasım'da dört kıtada ve 30'dan fazla ülkede kutlanan Dünya Şehircilik Günü; şehirler özelinde sürdürülebilirlik, erişilebilirlik, yeşil alanların yoğunluğu, toplu taşımanın verimliliği, konut sorunları ve kültürel zenginlik gibi konuları ele alarak; kentlerin geleceğini şekillendirmeye yönelik sorunlara çözümler bulmayı hedefleyen bir zemin oluşturur.
‘Yeni Yüzyılda Planlama’, Dünya Şehircilik Günü 47. Kolokyumu
Bu yıl Türkiye'de şehircilik gününü kutlamak amacıyla düzenlenen kolokyum, Cumhuriyetimizin 100. yılına girmemiz sebebiyle, "Yeni Yüzyılda Planlama" temasına sahip olup, şehircilik alanında yapılan çalışmaların ve geleceğe yönelik planlamaların tartışılacağı bir fırsat sunacak.
‘Doğa olaylarının etkilerine karşı dirençli kentler ve yaşam alanları’; ‘Yeni yüzyılda yeniden bölge planlama’; ‘Planlamanın kurumsal yapısı (Mevzuat, plan üretim süreçleri ve yönetsel yapı)’; ‘Planlama meslek alanı, aktörler, süreçler ve olanaklar; planlamada dijital dönüşüm’; ‘Yerel yönetimler, Katılım ve demokrasi; kentsel mekan ve erişilebilirlik’; ‘Miras ve şehircilik: Kaybettiklerimiz ve yeni yüzyıla aktaracaklarımız’; ‘Mekanda/toplumda adalet ve kentsel politika’; ‘Kentsel tasarım uygulamaları ve yeni yüzyılda nitelikli kentsel mekanlar’; ‘Antroposen çağında ekoloji, kentleşme ve kırsal alanlar’; ‘Kentlerde demografik hareketlilik: çözülmeler, sorunlar, fırsatlar’ başlıkları altında listelenen birçok konu; birbirinden değerli akademisyen ve uzman tarafından 8 Kasım Dünya Şehircilik Günü 47. Kolokyumu kapsamında irdelenecek. Ankara Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde "Yeni Yüzyılda Planlama" temasıyla 8-10 Kasım 2023 tarihlerinde Gençlik Parkı - Ankara'da gerçekleştirilecek olan kolokyumun konuşmacıları arasında, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi ve Karadeniz Teknik Üniversitesi gibi birçok üniversitede görev yapan değerli akademisyenlerin yanı sıra, TMMOB ‘Şehir Plancıları Odası’ üyelerinden birçok değerli isim de yer alacak. Kolokyum’un Cumhuriyetimizin gelecek yüzyılının şehircilik anlayışına ışık tutması bekleniyor.
Şehirciliğin Kısa Tarihi
Bir şehrin kimliği; orada yaşayanların toplumsal değerlerini, sosyolojik eğilimlerini, inanç, değer ve alışkanlıklarını içeren çok katmanlı, kümülatif ve canlı bir yapıyı ifade eder. Şehircilik tarihi, insanlık tarihine paralel bir evrim göstermiş ve medeniyetlerin yükselip çökmesiyle değişip dönüşen bir dinamizm sergilemiştir. Antik çağlarda, tarım devrimiyle birlikte doğan ilk yerleşik topluluklar, genellikle coğrafi avantajları gözeterek yerleşim yerlerini seçmişlerdir. Mısır, Mezopotamya, Hindistan ve Çin uygarlıkları gibi eski medeniyetler, şehir planlamasında su kaynaklarına, tarımsal verimliliğe ve ticaret yollarına odaklanmışlardır. Antik Yunan'da ise Hippodamos'un ortaya koyduğu düzenli şehir planlaması, şehircilik alanında önemli bir ilerleme olarak kabul edilir. Orta Çağ'da, Avrupa'da kentler genellikle feodal sistemlerin merkezi olurken, Rönesans döneminde şehirlerin estetik ve sanatsal değerleri ön plana çıkarılmıştır. Sanayi Devrimi ile birlikte şehirler hızla büyümeye başlamış ve bu da altyapı, konut ve toplu taşıma sistemlerinin gelişmesini gerekli kılmıştır. Günümüzde ise şehircilik; sürdürülebilirlik, erişilebilirlik, yeşil alanlar, toplu taşıma, konut sorunu, kamusal alanların kullanımı, kentsel dönüşüm ve kültürel zenginlik gibi çok çeşitli konuları ele alarak, kentlerin geleceğini şekillendirmeye devam etmektedir. Şehirler; kendi kültürleri, tarihleri, coğrafi koşulları ve nüfus yapıları doğrultusunda özgün planlara sahiptir. Şehir planları, hem toplumların kimliğine göre şekillenir hem de toplumların kimliğine şekil verirler. Bir şehir planı tamamen kendine özgü sebeplerden ve gereksinimlerden, zaman içerisinde herkesin kullanımına en uygun hizmeti verecek şekilde tasarlanır ve gelişir. Bazen savaş, doğal afetler ya da göçler gibi sebeplerden şehirler tamamen baştan planlanır veya sistematik müdahalelerle değişimlere uğrar. Tüm bu kararların alınmasında söz sahibi olan bilirkişilerin yetkinliği, geleceğe dönük bir vizyona ve entelektüel altyapıya sahip olmaları son derece önemlidir.
Dünya Metropollerinin Örnek Şehir Planları
Paris Şehir Planı
Paris, en ilgi çeken şehir planlarından birine sahiptir. Tarih boyunca çok kez dönüşüm geçiren şehrin merkezi; geniş bulvarları, sosyal etkileşimi artıran parkları ve mükemmel peyzaj düzenlemesine sahip yeşil alanları ile karakterize edilir. Etkili biçimde işleyen toplu taşıma ağının yanı sıra, şehrin taşıdığı mimari miras da şehrin kimliğini büyük ölçüde şekillendirir.
Seine nehrinin iki yakasında uzanan Paris’in şehir merkezi, Notre-Dame Katedrali gibi önemli yapıları içerir ve ‘Paris’in kalbi’ diye nitelendirebileceğimiz ‘Ile de la Cite’ adası üzerinde bulunur. Şehir, hepimizin rüyalarını süsleyen geniş romantik bulvarları, ikonik cafeleri ve hareketli caddeleri ile ünlüdür. 19. Yüzyıl’da Georges-Eugene Haussmann tarafından gerçekleştirilen kentsel yenileme projesi kapsamında, şehirdeki dar sokaklar yerlerini geniş bulvarlara bırakmıştır. Haussmann'ın kent planı, halkın bir bölgeden diğerine geçmek için meydanı kullanmak zorunda olduğu, 'radyal' bir düzenlemeye sahiptir. Charles de Gaulle Meydanı'nın ortasında bulunan ‘Zafer Takı’nı merkez alan bu ışınsal planlama, meydanı hem bir toplanma mekanı olarak vurgular, hem de güvenlik gerektiren durumlarda müdahaleyi kolaylaştırır. Bir merkeze yönelen bu geniş promenadlar, yayaların sosyal hayatlarını ve alışveriş deneyimlerini iyileştirmek için tasarlanmıştır. Champs-Elysees ve Boulevard Haussmann, bu dönemin ünlü bulvarlarındandır.
Büyük parklar ve düzenli, geniş yeşil alanlar; kente değer katan diğer önemli bileşenlerdir. Bois de Boulogne, Bois de Vincennes, Parc des Buttes-Chaumont ve şehir merkezinde konumlanan Jardin des Tuileries gibi ünlü parklar, bunlar arasında sayılabilir.
Şehir planının kritik bir bileşeni olarak, etkili ve erişilebilir ulaşım ağından da bahsetmek gerekir. Paris; metro, otobüs, tren gibi toplu ulaşım alternatiflerinin yanı sıra; kenti saran bisiklet ve yürüyüş yolları sayesinde, ‘Parisien’leri sosyal hayata aktif olarak dahil olmaya teşvik eder.
Şehrin zengin tarihi, kültürü ve Gotik, Rönesans, Barok ve Neoklasik tarzda birçok ustalıklı yapıyı kapsayan mimari mirası, yerleşik kimliğinin önemli bir parçasıdır. Louvre Müzesi, Eiffel Kulesi, Sacre-Coeur Bazilikası ve Versailles Sarayı gibi simge yapılar, bu zengin mirasın temsilcileridir. Paris’in şehir planı; tarih, kültür ve sanatla iç içe geçmiş bir karaktere sahiptir. Bu karakter de onun dünya genelinde tanınan bir turistik destinasyon haline gelmesine katkıda bulunarak, kendine özgü atmosferini besler.
Tokyo Şehir Planı
Tokyo, Japonya'nın başkenti ve dünyanın en büyük metropollerinden biridir. Karmaşık ve katmanlı bir yapıya sahip olan Tokyo’nun şehir planı; tarih, doğal koşullar, modernizasyon ve nüfus yoğunluğu gibi birçok etkenin birleşimiyle şekillenmiştir. Tokyo'nun tarihi, "Edo dönemi" olarak bilinen bir döneme dayanır. Modern Tokyo’nun temelleri ise, 19. yüzyılın sonlarına denk gelen, Japonya'nın Meiji Restorasyonu döneminde atılmıştır. Daha sonra, Tokyo Japonya'nın merkezi hükümetine ev sahipliği yapan bir yer haline gelir.
Tokyo’nun şehir merkezi; Chiyoda, Chuo, Minato ve Shinjuku gibi mahallelerden oluşur. Bu bölgeler; iş merkezlerine, hükümet binalarına, finans kurumlarına, lüks alışveriş bölgelerine ve konutlara ev sahipliği yapar. Kentin silueti, yüksek binalar ve gökdelenleri ile ünlüdür. Tokyo Kulesi ve Tokyo Skytree gibi gözlem kuleleri, şehrin panoramik manzarasını görmek için ziyaret edilebilecek yerlerdir. Tokyo, özel bölgeler olarak adlandırabileceğimiz 23 adet "ward"dan oluşur. Bu "ward"ların her biri, kendi yerel yönetimine ve benzersiz özelliklere sahiptir. Ayrıca her "ward", konut, işyeri ve kültürel alanlar gibi farklı amaçlarla kullanılan bölgeleri içerir.
Tokyo’nun karmaşık ve katmanlı bir planlaması olmasına rağmen, etkili bir ulaşım ağına sahiptir. JR East, Tokyo Metro, Toei Subway gibi sistemler; şehir içi ve şehirler arası ulaşımı kolaylaştırır. Ayrıca, Narita ve Haneda havalimanları, şehrin diğer büyük şehirlerle bağlantısını sağlar.
Doğal afetler ve zorluklar, Tokyo'nun şehir planını etkileyen en önemli faktörlerden biridir. Deprem ve tsunamiler, planlamanın merkezinde yer alır. Bu nedenle sağlam ve güvenilir yapıların inşa edilmesi büyük önem taşır. Çok büyük depremlerden bile neredeyse hiç etkilenmeyen mükemmel bir planlama ve mimariye sahiptir.
Tokyo şehir planı, yüksek nüfus yoğunluğu, teknolojik gelişmeler ve kültürel çeşitlilik gibi birçok etkenin bir araya gelmesiyle zaman içerisinde şekillenmiştir. Tokyo'nun şehir planının yapısı; şehrin önemli bir kültür, ticaret ve finans merkezi olmasını olumlu yönde etkiler. Bu karmaşık şehir planı, tarihi ve modern unsurları bir araya getiren bir mozaik olarak da görülebilir.
New York Şehir Planı
New York, Amerika Birleşik Devletleri’nin en büyük ve en ikonik şehirlerinden biri. Hollywood filmlerinin unutulmaz sahnelerine ev sahipliği yapan şehri, neredeyse hiç ziyaret etmeyenler bile çok yakından tanıyor. Modernizmin sembolik yapılarını barındıran Manhattan ve uçsuz bucaksız bir ormanı andıran Central Park, New York deyince hemen hafızalarımızda canlanıyor.
New York şehir planı, bir grid sistemi üzerine şekillendirilmiştir. Manhattan, New York’un ana adası olarak hizmet verir ve bu ünlü grid sistemi ile tanınır. 1811’de kabul edilen, Komiserler Planı (Commissioners’ Plan) olarak da bilinen ‘Wolertown Planı’ ile hayata geçirilen bu düzen; düz, sıralı caddeler ve sokaklar aracılığıyla, adanın kolayca keşfedilmesini sağlar. Bu düzen, bulvarlar ve sokaklar arasındaki numaralandırma sistemiyle karakterize edilir. Manhattan’ın kalbi olarak nitelendirebileceğimiz meşhur ‘Times Square’; 7. Cadde, Broadway Caddesi ve 42. Sokak’ın kesişiminde yer alır. Manhattan; Rockefeller Center ve Fifth Avenue gibi önemli iş merkezleri ile Wall Street ve Financial District gibi finans kurumlarının yoğunlaştığı bölgelere ev sahipliği yapar. New York şehir planı kimliği için kritik önem taşıyan Central Park da, yine bu bölgede bulunur. 1857’de tasarlanan ve büyük bir yeşil alan, göl, spor sahaları ve rekreasyon alanlarına ev sahipliği yapan Central Park, büyük bir şehir parkıdır. Yoğun yapılaşmasının şehir sakinleri üzerinde yaratabileceği baskı ve gerilimi, şehrin tam merkezinde yer alan bu devasa ve nitelikli yeşil alan hafifletir ve aynı zamanda çok sayıda rastlantıya imkan tanıyarak sosyal hayatı hareketlendirir.
New York, doğu kıyısına yakın bir konumda bulunur ve Hudson Nehri gibi sularla çevrilidir. Bu su yolları, liman trafiği için oldukça önemlidir ve şehrin tarihi gelişimini etkilemiştir. Kent, beş ana bölgeden oluşur: Manhattan, Brooklyn, Queens, The Bronx ve Staten Island. Bu beş bölge, 1898’de bir araya gelerek şehrin mevcut sınırlarını oluşturmuştur. Gökdelenlerin yoğun olduğu New York’un şehir silueti, Empire State Building, One World Trade Center ve Chrysler Building gibi ikonik yapılar eşliğinde oluşur. Ayrıca New York; kültürel, etnik ve sosyo-ekonomik çeşitlilik barındıran çok sayıda mahalleye sahiptir. Özgün yapıları sayesinde, hem Paris’liler hem de ziyaretçiler açısından çekim merkezi haline gelen Harlem, Chinatown, Little Italy, SoHo ve Greenwich Village gibi mahalleler bunlar arasında sayılabilir.. Bu büyük şehrin, her gün milyonlarca insanın seyahat ettiği geniş bir toplu taşıma ağı vardır. Metro sistemi, otobüs hatları ve feribotlar, şehir içi ulaşımı kolaylaştırır.
New York şehir planı, sürekli değişen ve büyüyen bir metropolün dinamiklerini yansıtır. Ekonomik, kültürel ve tarihi etkilerin sentezinden oluşan şehir, hem kent sakinleri hem de ziyaretçiler için birçok keşif fırsatı sunar.